OMURGA VE POSTÜR İLİŞKİSİ

Omurga; ligamentler, kapsüller ve kaslar gibi yumuşak dokulardan oluşan destek düzeniyle dik durur. Kasların düzgün postürün korunmasında rolü azdır ve müsküler aktivite için gerekli enerji de minimaldir. Ligament desteği de enerjisiz gerçekleşir. Ligamentler fizyolojik sınırları üzerinde zorlandıklarında, kaslar devreye girerek ligamentlerin daha fazla zorlanmalarını önler. Doğru postür için ligament ve kasların dengede olması gerekir. Bozuk postürdeki denge bozukluğu yorgunluğa, iskelette asimetriye ve nosiseptif uyarılarla ağrıya yol açar. Anormal postürü korumak için kaslar aşırı gerilirler. Zamanla spazm ve ağrı ortaya çıkar. Doğru postürle her vücut bölümüne ağırlık dağılır, şok absorbe edilir, hareket açıklığı korunup, stabilite ve mobilite için gerekli hareketler bağımsız kontrol edilir.

Erekt postür, lomber kurveyi koruyan veya artıran postürdür. Apofizyal eklemler omurgayı sabit tutarak postürün muhafazasına katkıda bulunurlar. Diskleri aşırı fleksiyondan ve aksiyel rotasyondan korurlar. Postür değişmelerine rağmen koparıcı ve baskılayıcı güce dirençte major rol de oynarlar. Kompresif gücün %16 sına direnç gösterirler. Disk alışılmamış derecede dar ve dejenere ise fasetler yakın pozisyona gelebilirler ve omurga üzerine gelen kompresif gücün %70 den fazlasına direnç gösterebilirler. Bu gibi vakalarda faset eklemler büyük osteoartrozik değişiklikler gösterirler.

Fleksiyon postüründe faset eklemler koparıcı güce dirençlidir. Fakat bu kez intervertebral kompresif güce karşı koymada hiçbir rol oynamazlar. Eklem yüzeyleri arasındaki stres erekt postürdekinden azdır ve eklemin orta ve üst parçasında yoğunlaşır. İntervertebral diskler ve vertebra gövdeleri, lomber omurganın ana ağırlık taşıyan bölümünü oluştururlar. Postür değişikliğiyle omurgaya uygulanan yükler, bu sütunun direncini etkiler.

Omurgaya aksiyel kompresyonel kuvvet uygulandığı zaman disk yassılaşır ve diskin internal basıncı artar. Vertikal kuvvet anulus liflerine yatay kuvvet haline çevrilerek iletilir. Nükleus pulpozus hidrolik şok absorban rol, anulus fibrozus elastik şok absorban rol oynar. Ekstansiyonda intervertebral aralık arkada daralırken, nükleus öne doğru hareket eder. Anulusun ön liflerine basınç yaparak onları gerer ve üst vertebrayı normal duruma gelmeye zorlar. Fleksiyonda ise bunun aksi olur. Nükleus ve anulusun bu uyumlu işlevi ile omurga kendi kendini stabilize eder. Vücudun yerçekimi merkezi lomber omurganın önünde yer alır. Bu nedenle dengenin sürdürülebilmesi için dorsolomber ekstansör kaslarda minimal kontraksiyon olur. Gövde kaslarının aktivitesi omurgayı stabilize etmekte ve onu fleksiyondan korumakta önemli role sahiptir. Aşikâr olarak stabilite için kaslara olan ihtiyaç, omurga vertikal iken en az, horizontal iken en fazladır. Bu sandalye arkalıklarının daha dik yapıldığı zaman sırt kaslarının aktivitesinin neden azaldığını açıklar.

 Omurganın birbiriyle ilişkili dört majör fonksiyonu vardır:

1.Destek

2.Mobilite

3.Koruma

4.Kontrol

 

Omurga, iç organlara, üst ve alt extremitelere ve başa yapışarak bir destek yapısı olarak fonksiyon görür. Mobil özelliğiyle birçok günlük yaşam aktivitesinde fiziki görev alır, fakat bu durum omurganın yapısını zorlar. Omurga rijid bir yapıda değildir; intervertebral diskler ile fleksibl bir yapı kazanmaktadır. Lomber omurganın en geniş hareketi fleksiyon ve ekstansiyondur. Diğer hareketleri lateral fleksiyon ve rotasyonlardır.

Her bir segmentin hareketi aktif olarak kaslar tarafından, pasif olarak ligamentler tarafından kontrol edilir. Bu yumuşak doku kontrol elemanları direkt olarak vertebra korpusuna, laminaya, kemik çıkıntılara ve pelvise yapışır. Bu elemanlar omurgayı bir kablo kılıfı gibi desteklerler. Omurganın dik şeklinin korunması ve düzgün postür için omurganın sakrum üzerinde belli bir açıyla desteklenmesi gerekir. Lumbosakral açı, pelvisin rotasyonuna bağlıdır ve omurganın üzerine oturduğu temeli korur. Lomber lordoz anterior longitudinal ligamentin gerilmesi ve faset eklemler üzerine hafifçe yük binmesi ile sağlanmaktadır. Lomber bölge, kalça ve dizlerdeki ligamentler bu bölgenin desteklenmesini üstlenirken; ligamentlerde yetmezlik durumunda bunlardan beyine gelen feedback, postüral desteğin ligamentlerden kaslara kaymasına yol açar. Bu nedenle lomber lordozda azalma ile diz ve kalçada fleksiyon görülür. Böyle bir durumda, aslında ligamentöz olan postürün enerji sarfı artar.

Omurga ile alt extremite arasında pozisyonel bir ilişki vardır. Toraksın öne fleksiyonu ile kalçada geriye kayma olmaktadır. Sağlıklı ve yaşlı kimselerde spinal kurve ile ilgili yapılan çalışmalarda dizlerde fleksiyon kontraktürü olmamasına rağmen, dizlerin bükülerek ayakta durulduğu görülmüştür. Salınan sakrum üzerinde dik duran omurga, yalnız sagital düzeyde rotasyon yapabilir. Pelvisin rotasyonuna, omurganın fizyolojik eğrilikleri de katılır. Doğrudan doğruya omurganın üzerine oturan baş, tüm omurga tarafından desteklenir. Baş normal omurgada, boyun ve baş kaslarınca minimal enerji harcanmasıyla taşınır. Vücudun vertikal aksı; eksternal meatus, odontoid proses, kalça eklemi merkezinin biraz arkası, diz merkezinin biraz önü ve lateral malleollerin çok az önünden geçer. Bu durumda vücut ağırlığı kalça eklemine ekstansiyon, diz eklemine ekstansiyon ve ayak bileği eklemine dorsifleksiyon yaptırma eğilimindedir. Vücut bölümleri vertikal akstan ya hiç sapmamalı ya da minimal sapma göstermelidir. Bu şekilde başın gövde ve pelvis üzerinde dik tutulması minimal kas kasılması ile mümkün olabilir.

Üst üste duran fonksiyonel ünitelerden oluşan omurga, günlük kinetik aktivitenin temel ögesidir ve dik bir pozisyonda durmalıdır. Bu dik duruş ağrısızdır. Ayrıca yapılan çalışmalar, düzgün postürde erektör kasların aktif olmadığını göstermiştir. Baş ağırlık merkezinin önüne kaydığında, bel erektör kaslarında aktivite çok azdır. EMG verilerinde de müsküler aktivite görülmez. Bu bulgular, omurganın eforsuz dik durduğunu gösteriyor. Vücut ağırlık merkezinden sağa, sola kaydığında nöromüsküler aktivitede ani yükselmeler olur. Bunun nedeni düzeltme refleksleridir. Eforsuz normal postürü sağlayan ögeler:

1. Komşu omur gövdelerini birbirinden ayıran disk içi basınç

2. Derin ve yüzeysel anüler liflerdeki gerginlik

3. Ön ve arka uzun ligamentlerin gerginliği

4. Pelvis: Pelvis kalçaların iliopektineal ve dizlerin popliteal Ligamentler yanı sıra, gastroknemius ve soleus kaslarının sürekli kasılmasıyla desteklenir.